
Ürdün’ün kızıl çölleri arasında, kayaların içine ustalıkla oyulmuş görkemli bir şehir yükselir: Petra Antik Kenti. Bu gizemli kent, tarihin en önemli ticaret yollarının kavşağında yer almış, antik Nabatean Krallığı’nın başkenti olarak yüzyıllar boyunca zenginliğin ve kültürel çeşitliliğin merkezi olmuştur. Günümüzde ise hem tarih hem doğa tutkunlarının gözünde bir “dünyanın yeni harikası” olarak kabul edilir.
Kumtaşına oyulmuş tapınaklar, dar geçitler ve devasa mezar yapılarıyla Petra, binlerce yıl öncesinden bugüne ulaşan bir mucize gibidir. Bugün Petra Ürdün’ün en çok ziyaret edilen noktalarından biri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır.
Eğer tarihin gizemini yerinde yaşamak istiyorsanız, Prontotour’un Ürdün turları sizi bu büyüleyici antik şehrin kalbine davet ediyor.

Petra Antik Kenti Nerede?
Birçok gezginin aklındaki ilk soru: Petra nerede? ya da Petra hangi ülkede? Petra, Ürdün’ün güneyinde, Wadi Musa vadisinin kalbinde yer alır. Başkent Amman’a yaklaşık 240 kilometre uzaklıktaki bu bölgeye karayoluyla yaklaşık üç saatte ulaşmak mümkündür. Coğrafi olarak Finike Dağları ile çevrili bu vadi, tarihte doğu ile batı arasındaki ticaretin can damarı olan “Baharat Yolu” üzerinde yer alıyordu. Bu stratejik konum, Petra’yı sadece bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda antik dünyanın en zengin ticaret merkezlerinden biri hâline getirdi.
M.Ö. 4. yüzyılda Nabateanlar tarafından kurulan şehir, su yönetimi konusundaki gelişmiş sistemleri, kaya mimarisi ve sanat anlayışıyla döneminin çok ötesindeydi. Bugün Petra şehri, hem arkeolojik bir hazine hem de doğanın insan eliyle birleştiği bir sanat eseri olarak görülüyor.

Petra Nasıl Bulundu? Kayıp Şehrin Keşfi
Petra antik kenti hikayesi, gizemli bir keşif öyküsüyle başlar. Roma döneminden sonra zamanla terk edilen şehir, yüzyıllar boyunca kum ve kaya katmanları altında gizli kaldı. 19. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Batı dünyası için bu “kayıp şehir”in varlığı bir efsaneden ibaretti.
Ta ki 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Ludwig Burckhardt, yerel Bedevi halktan duyduğu bu efsanenin izini sürüp Petra’ya ulaşana kadar.
Burckhardt, Arap kılığında yaptığı keşif gezisi sırasında dağların arasına oyulmuş görkemli bir şehirle karşılaştı. El-Hazne’nin (The Treasury) o devasa cephesiyle ilk kez karşılaştığında büyülendi ve notlarına şu cümleyi ekledi: “Sanki insan elinden değil, tanrısal bir güçten doğmuş bir şehir.”
O günden bu yana Petra, yalnızca arkeologların değil, sanat tarihçilerinin ve gezginlerin de ilgisini çekmeye devam ediyor.

Petra’nın Mimari Harikaları: El-Hazne (The Treasury) ve Krallar Mezarlığı
Petra tapınağı olarak da anılan El-Hazne (The Treasury), antik kentin en tanınan simgesidir. Yaklaşık 40 metre yüksekliğindeki bu yapı, tek bir kumtaşı kayaya oyularak yapılmıştır. Güneşin doğuşuyla birlikte yüzeyine vuran ışık, taşın rengini pembe ve altın tonlarına dönüştürür; bu da Petra’ya “Pembe Şehir” unvanını kazandırmıştır.
Ancak Petra’nın güzelliği sadece El-Hazne’den ibaret değildir. Şehrin içinde yüzlerce yapı daha bulunur: Krallar Mezarlığı, Roma dönemine ait tiyatro, anıtsal tapınaklar ve Ad-Deir (Manastır) bunlardan yalnızca birkaçıdır.
Petra antik kenti içi, her bir detayıyla dönemin ileri mühendislik becerisini sergiler. Nabateanlar, su kanalları ve sarnıç sistemleriyle çölün ortasında yaşamı mümkün kılmışlardır. Bu yönüyle Petra sadece bir şehir değil, aynı zamanda insan zekâsının doğayla uyum içinde yarattığı bir şaheser olarak kabul edilir.

Dar Geçit (Siq) ve Antik Tören Yolu
Petra’ya ulaşmak için geçilmesi gereken yol, en az şehir kadar etkileyicidir. Yaklaşık 1,2 kilometre uzunluğundaki Siq adı verilen bu dar kanyon, iki yüksek kaya kütlesinin arasında kıvrılarak uzanır.
Geçit boyunca antik su kanalları, kaya yazıtları ve işlemeler dikkat çeker. Sessizliğin hâkim olduğu bu yolun sonunda, bir anda karşınıza çıkan El-Hazne manzarası ziyaretçilerin hafızasına kazınır.
Siq, aynı zamanda antik dönemde bir tören yolu olarak da kullanılmıştır. Günümüzde ise Petra turu yapan herkesin unutamayacağı ilk deneyimlerden biridir. Bu yolculuk, adeta binlerce yıl öncesine yapılmış bir zaman yolculuğudur.

Petra’da Gün Doğumu ve Gün Batımı: En Etkileyici Manzaralar
Petra antik kenti, günün her saatinde farklı bir güzelliğe bürünür. Sabahın erken saatlerinde güneş ışınları pembe kumtaşına vurduğunda şehir altın gibi parlar. Gün batımında ise taşların renkleri kızıla ve mora döner.
En özel deneyimlerden biri ise “Petra by Night” etkinliğidir. Bu etkinlikte yüzlerce mumla aydınlatılan El-Hazne’nin önünde mistik bir atmosfer oluşur. Sadece yıldızların ve mumların ışığında antik kenti gezmek, adeta geçmişle bugün arasında bir köprü kurar.

UNESCO Dünya Mirası Listesindeki Yeri
1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Petra Antik Kenti, 2007’de “Dünyanın Yeni Yedi Harikası” listesine de girmiştir. Petra’nın korunması için Ürdün hükümeti ve uluslararası arkeologlar iş birliğiyle kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Yılda milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamasına rağmen, doğal dokusu ve mimari bütünlüğü büyük ölçüde korunmuştur.
Petra Ürdün, yalnızca arkeolojik bir alan değil, aynı zamanda kültürel mirasın yaşayan bir simgesidir.

Petra’ya Nasıl Gidilir?
Petra nerede? diye merak edenler için ulaşım aslında oldukça kolaydır. Türkiye’den Ürdün’ün başkenti Amman’a direkt uçuşlar bulunmaktadır. Buradan Petra’ya kara yoluyla yaklaşık üç saatlik bir yolculukla ulaşılır. Amman’dan Wadi Musa bölgesine giden yollar modern ve güvenlidir. Yol boyunca Ürdün’ün çöl manzaraları, seyahatin kendisini bile unutulmaz kılar.
Ürdün, Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Ancak Prontotour Ürdün turları, uçuş, konaklama ve vize sürecini sizin için planlayarak seyahatinizi zahmetsiz hâle getirir. Böylece siz sadece Petra’nın mistik atmosferinin tadını çıkarırsınız.

Petra Gezisi İçin En İyi Zaman: Hava Durumu ve Seyahat İpuçları
Petra hava durumu, yıl boyunca değişkenlik gösterir. Yaz aylarında sıcaklık 35°C’ye kadar çıkarken, kış aylarında akşamları 5°C’ye kadar düşebilir. Bu nedenle Petra’yı gezmek için en ideal dönem ilkbahar (Mart-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Kasım) aylarıdır.
Gündüz saatlerinde güneşin etkili olduğu unutulmamalı; şapka, güneş kremi ve bol su bulundurmak gerekir. Ayrıca Petra oldukça geniş bir alana yayıldığı için rahat ayakkabılar olmazsa olmazdır.

Petra’da Gezilecek Diğer Yerler: Wadi Musa, Little Petra ve Çöl Yürüyüşleri
Petra’yı keşfettikten sonra çevresinde görülmesi gereken birçok yer vardır. Wadi Musa, konaklama ve restoran seçenekleriyle bölgenin merkezi konumundadır. Biraz daha keşif isteyenler için Little Petra (Küçük Petra) antik kenti, Nabateanların günlük yaşamına dair izler sunar. Küçük ama büyüleyici bu alan, büyük Petra’nın minyatür bir yansıması gibidir.
Ayrıca Petra turlarına genellikle Wadi Rum Çölü de dahil edilir. Kızıl kum tepeleri, kaya oluşumları ve yıldızlı gökyüzüyle bu çöl, Ürdün’ün en büyüleyici doğal güzelliklerinden biridir.

Petra Turu ile Zaman Yolculuğu: Prontotour’un Ürdün Paketleri
Tarihin en gizemli şehirlerinden biri olan Petra, herkesin hayatında en az bir kez görmesi gereken bir destinasyondur. Prontotour Petra turları, bölgenin tüm önemli duraklarını kapsayan programlarıyla misafirlerine rehberli, konforlu ve dolu dolu bir gezi deneyimi sunar. Bu turlar sayesinde sadece Petra Antik Kenti’ni değil, Ürdün’ün diğer hazinelerini de keşfedebilirsiniz.

