DUBAİ ŞEHİR REHBERİ

Dubai’yi Dubai yapan şifreleri çözmeye ne dersiniz? Burada Hitchcock’un ‘Çok Şey Bilen Adam’ filminden sahnelerin benzerini bulmak için rotanızı Deira semtindeki Al Fahidi’nin dar sokaklarına çevirin. Kuyumcu Pazarı ve Baharat Çarşısı da yine şehrin o eski ruhunu teneffüs etmek için bire bir. Artık buralar da ciddi turistik; ama egzotik kokusundan bir şey kaybetmemiş.

‘En’lerin kentine hoş geldiniz! 828 metreyle dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’nın 124. katındaki gözlem kulesine çıkanlar hem dünyanın en sansasyonel kentini yukarıdan görüyor hem de en yüksek binaya çıkma fırsatını yakalıyor. Çimle kaplı arka bahçesi soluklanmak için uygun. Hemen yanında dünyanın en büyük AVM’si ve dev bir yapay gölet olduğunu da hatırlatalım.

500 dönümlük alanıyla burası şehrin yeni kalbi. Burj Khalifa binası, oteller, çok geniş bir akvaryum, olimpik boyutlarda bir buz pateni sahası, 30 dönümlük yapay bir göl ve hemen ortasında ses ve ışık gösterileri sunan Dubai Fountain, dünyanın en büyük kapalı altın çarşısı ve 12,1 milyar dolara mal olan Dubai Mall alışveriş merkezi burada.

Dubai iddialı bir yemek sahnesine sahip olsa da yerel tatları sunmak konusunda pek zengin değil. Arap Emirlikleri’nin otantik lezzetlerini keşfetmek için önerimiz, çöldeki Bab Al Shams otelinde hizmet veren Al Hadheerah. Et, balık, tavuk, meze, yemiş ve baharatların başrole geçtiği lezzetler kadar, kilim ve vitray fenerlerin göz okşadığı, çöl köylerini andıran tasarımıyla da güçlü bir adres.

İyi bir şehir restoranı peşinde olanlar Jumeirah Emirates Towers’ın içindeki Al Nafoorah adlı Lübnan restoranından şaşmamalı. Palmiye ağaçlarının altında gerçek bir ziyafete hazır olun. Burası kömürde ızgaraları ve mezeleriyle ünlü. Nar ekşili tavuk ciğeri sote, muhammara, nar sosuna bulanmış ‘assafir’ (tavada kızartılmış küçük kuşlar), turşular, soğanlı ve zeytinyağlı hindiba otu bir solukta sayabildiklerimiz.

Dubai demek, bir anlamda alışveriş demek. Bu alanda dünyanın bir numarasını görmeden dönmek olmaz. Dubai Mall ise 1200’den fazla mağazası, etkinlikleri, festivalleri, yarışmaları, restoran ve eğlence alanları, akvaryumuyla şehirde en çok ilgi çeken yer. Öyle ki her yıl kendi rekorunu yeniden kırıyor. 65 milyon ziyaretçisiyle 2012’de bir önceki senenin tekrar önüne geçti. Hatta 2012 rakamlarına göre, New York ve Los Angeles genelinden bile daha çok ziyaretçi çekmişe benziyor.

7 yıldızlı bu yelken otel, bunca yıldan sonra bile hâlâ çok popüler. Burada konaklamasanız bile ziyaret etmeniz mümkün. Otelin en üst katındaki Al Muntaha, akvaryumuyla büyüleyen otelin şık balık restoranı Al Mahara, akşamüstü çayı ikramıyla ünlü Sahn Eddar ile dışarıdan gayet alımlı duran bu meşhur otelin iç detaylarına da bakış atabilirsiniz.

Dubai’de şehir ikonları epey fazla; bunlardan biri de yapay adalar. En ünlüsü de yapıldığı ilk dönem dünyanın 8. harikası olarak lanse edilen, palmiye şeklindeki Palm Jumeirah. Bunlardan bir diğeri de Palm Jumeirah’nın biraz açığında, kıyıdan 4 km açıkta, dünya haritası şeklinde yapılan World Island. Bu adalar arasında tekneyle geçiş mümkün. Tabii kentte başka yapay adalar bulunduğunu da belirtelim.

Dubai’de denizin keyfini kesinlikle çıkarın. Burada su bir harika; kumsallar büyüleyici. Komşu emirlik Sharjah’ın hemen sınırındaki Al Mamzar, harika bir plaj. Diğer bir güçlü alternatif, çok tatlı küçük bir kafesi de olan Jumeirah Beach Park. Kite sörf yapanların tercih ettiği Kite Beach, hareketli plaj kültürünü sevenleri mutlu ediyor.

Şehrin dışına taşanlar bambaşka bir coğrafyaya ve dingin bir atmosfere kucak açıyor. Hemen Dubai’nin sınırlarından başlayan deniz, dağlar ve çöl kumulları, size gerçekte nasıl bir coğrafyada olduğunuzu hatırlatıyor. Şehre sadece 40 dakika uzaklıktaki Bab al Shams Resort’a gelenler, deve sırtında turlara katılıp Bedevi köylerini ziyaret edebilir.